Dünya futbolu efsanesini, tüm zamanların en büyük futbolcusunu, 10 numarasını kaybetti. Artık futbol 10’suz oynanmaya devam edecek.
Elbette Diego Armando Maradona’dan bahsediyoruz. İzlerken büyüleyen, söyledikleriyle düşündüren, yaptıklarıyla şaşırtan, o muhteşem sol ayağıyla gözlerimizin pasını silen 10 numaradan.
İlk profesyonel sözleşme imzaladığında 16 yaşında bile değildi. Arjentinos Juniors ‘daki beş yıllık başarılı kariyeri onu 1981 de Boca Juniors’ a taşıdı. Oradan da Barcelona’ ya rekor ücretle transfer oldu.
Avrupa kariyeri kupalarla, gollerle, başarılarla geçerken yanlışları da onu hep göz önünde tuttu. Ama o “Ben gollerimle ve hatalarımla Maradona’yım. Hepsini kaldırabilecek omuzlara ve herkesle başa çıkabilecek bir yüreğe sahibim” diyerek hep gündemde kaldı.
Bir röportajında, “Biz futbolcular hep üzerimizdeki baskıdan ve stresten yakınıyoruz. Halbuki binlerce dolar kazanıyoruz. Stres bu ülkede sabahın altısında işe gidenler içindir” diyerek aslında hayatın gerçeğini de söylüyordu.
Yeteneklerini, hatalarını, verdiği mesajları, hayat felsefesini anlatmaya sayfalar yetmez. O kadar aykırıydı ki Papa’ya bile karşı çıktı. Papa’nın yeryüzündeki fakir çocuklara üzüldüğünü söylediğinde “Ben Vatikan’a gittiğimde çatıların saf altından olduğunu gördüm, Papa çocuklara üzülüyormuş külahıma anlat o zaman satsana bir şeyler onlar için bir şeyler yapsana ” bile dedi.
Artık dünyanın en iyisi gitti. Bundan sonra kim en iyi olacaksa olsun. Güle güle Maradona. Bıraktığın izler silinmeyecek